DOLAR 32,3787 0.16%
EURO 35,0383 -0.19%
ALTIN 2.324,200,22
BITCOIN 2271208-0,55%
  • HESAP
Belkıs Kılıç

Belkıs Kılıç

18 Şubat 2022 Cuma

AVM´ler, Oyuncaklar ve Çocuklar

0

BEĞENDİM

Çocuklarla alışveriş merkezlerine gitmek birçok ailenin dert yandığı bir aktivitedir. Çocukların olur olmaz yerlerde ve zamanlarda ağlamasına, öfkelenmesine, istediği oyuncak için tutturmasına eminim her birimiz yakinen şahit olmuşuzdur. Özellikle böyle durumlarda anne ve babanın yüzlerine odaklanın. Sizce de çok çaresiz gözükmüyorlar mı? Gözleri etrafa kaçamak bakış atarken çocuğunu susturmaya ve bağırmasını engellemeye çalışıyorlar. Çocuk ise kendini yerden yere atıyor, çevresine zarar veriyor. Yaşananlara tanık olanların akıllarından şu düşünce mutlaka geçiyordur: „Ay ne fena! Umarım ileride benim başıma gelmez!“ Öyleyse çocukları AVM´lere götürmeden önce onlara gerekli eğitimi vermek zorundayız.

Yukarıda örnek verilen olaya mutlaka bir büyüteç tutulmalıdır. Sahiden bütün çocuklar AVM´lerde o şekilde mi davranıyor? Bütün çocuklar her gördüğü oyuncağa sahip olmak istiyor mu? Bütün çocuklar her dondurmanın tadına bakabilmek için kendini yere atıyor mu? Hayır. O zaman istediğini aldırana kadar alışveriş merkezlerini ağlamalarıyla, bağırmalarıyla inleten çocuklar kim? Ve en önemli soru; bunu neden yapıyorlar?

Ev ortamı korunaklıdır, AVM´ler değil. Ev içerisinde çocuğa ne öğretildiyse, hiç kuşkusuz dış ortamlarda aynısını uygulayacaktır. Ama şu şekilde de düşünmeliyiz; evde çocuğa öğretilmemiş olan ne varsa, çocuk onu da mutlaka dışarıda yapacaktır. Örneğin çocuğa saygı evde öğretilmelidir. Şayet öğretilmediyse, dışarıda saygısızlık yaptığında çocuğu suçlayamazsınız. Aynı şekilde bir çocuk talep ettiği eşyaya anında sahip olamayacağını, ağladığında onu susturmak için eline birtakım şeyler verilemeyeceğini, öfkelendiğinde onu yatıştırmak için isteklerinin karşılanamayacağını ev ortamında öğrenmiş olmalıdır. Aksi durumda hiçbir ebeveyn çocuklarının bu tutum ve davranışlarından yakınamaz. Çünkü doğru davranışları ev ortamında öğrenememiş bir çocuk, doğal olarak dışarıda da nasıl davranılacağını bilmez.

Burada değinmem gereken bir diğer nokta, çocukların oyuncaklarla istila edilmesi. Çocuklara sadece lüzumlu ve faydalı oyuncak alınması gerekir. „Küçükken benim bu oyuncaklardan yoktu, bari çocuğumun olsun, o oynasın“ düşüncesi ile çocuğun önüne ne kadar çok oyuncak yığılırsa, o çocuk o kadar az yaratıcı olacaktır. Az ama öz oyuncağa sahip çocuklar, aynı oyuncaklarla farklı yollarla oynamayı ve bu şekilde yaratıcılığını geliştirmeyi öğrenirler. Bunun yanı sıra oyuncaklarıyla yakınlaşır ve bağ kurabilirler.

Büyüklerimizde zamane çocuklarının sahip oldukları oyuncakların yarısı dahi yoktu, ama mutlaka bağ kurdukları tek bir oyuncakları olmuştur. Ve sorduğunuzda, hep o oyuncaktan bahsederler. Ne kadar samimi değil mi? Şimdiki çocuklar sayamayacağı kadar çok oyuncağa sahipler, ama değerini bilmiyorlar, çünkü ebeveyn olarak biz o oyuncaklara değer biçmiyoruz. Aynı oyuncakla neler neler oynanabileceğini göstermiyoruz veya onların oyunlarında yer almıyoruz. Böylesi bir çocuk doyumsuz olur ve mutlaka daha fazlasını ister. Bu sebepten çocuklarla alışveriş merkezlerine gitmeden önce, bu oyuncak konusunu da bir düşünün derim.

Az ile yetinebilen mutlu çocuklar yetiştirmemiz dileğimle.

Devamını Oku

Çocuk Davranışlarını Yorumlamak

0

BEĞENDİM

Farz edelim, çocuk evinin bir köşesinde uslu bir şekilde oyuncaklarıyla oynuyor ve kimseye bir zararı dokunmuyor. Derken abisi olaya müdahil oluyor. Bir sebepten dolayı annesiyle önceden inatlaşmış olan bu çocuk, şimdi de bunun hıncını alabilmek için evin huzurunu bozmaya niyetlenmiş adeta. İstediği tek şey, herhangi bir şekilde annesinin keyfini kaçırmak. Gidip kardeşinin elindeki oyuncağı gasp ediyor ve vermemekte diretiyor. Haklı olarak (!) elinden oyuncağı alınmış kardeşi bu duruma sinirleniyor ve abisiyle münakaşaya giriyor. Daha demin sessiz sakin olan evi bir anda gürültü ve patırtı sarıyor. Oyuncağı aralarında bir türlü paylaşamayan iki kardeşin problemini anne çözüyor. Veya çözdüğünü düşünüyor: İkisinin de elinden oyuncağı alıyor. Annenin bu yersiz hareketiyle isyankâr, ağlayan ve inatlaşan çocuk sayısı birken iki oldu! Problem çözülmüş oldu mu peki şimdi?

Yukarıdaki örnekte ilk akla düşen soru şu olmalıdır: Bir çocuk, durduk yere neden kardeşinin oyununu bozar? Neden problem ve gürültü çıkartır? Bu hareketiyle neyi amaçlar? Hiçbir çocuk, sebepsiz yere problem çıkartmak üzere programlanmamıştır. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde bunu yapıyorsa, altında mutlaka bir sebep yatıyordur. Anne babanın görevi, çocuğunun iç dünyasını doğru okumak ve yorumlayabilmekten geçer. Eğer bunu yapamıyorlarsa, çocuğun her “yanlış” hareketine kızar ve cezalandırırlar; ama gel gör ki, çocuk hala aynı davranışları sergilemeye devam eder. Eğer ki ebeveyn, çocuğunun iç dünyasını ve buna bağlı olarak davranışlarını doğru yorumlayabilirse, problemler kolaylıkla çözülebilir.

Örnekte olduğu gibi abinin kardeşinin elinden oyuncağını alması, aslında anneye olan hırçınlığını ve asiliğini o kardeşi üzerinden göstermeye çalışmasıdır. Burada abi daha öncesinde herhangi bir sebepten ebeveynine karşı negatif duygular biriktirmiştir. Bu duygulardan sağlıklı bir şekilde kurtulabilmek için, bir sebep aramaktadır. Kardeşinin gasp edilen oyuncağını geri isteyeceğini, kendisinin de o oyuncağı vermediği takdirde bir tartışmanın başlayacağını bilen çocuk, ağlayabilmek ve negatif duygularından kurtulabilmek için bu tartışmayı araç olarak kullanacaktır. Yani bir nevi, kardeşinin öfkesinden yararlanacaktır. Durumun hiç buralara kadar gelmesini istemeyen annenin ilk başta yapması gereken şey, büyük çocuğunun kendisine karşı beslediği kötü duygu ve düşüncelerden kurtulması için ona bir olanak sağlamaktır. Konuşabileceği, sağlıklı bir şekilde öfkesinden sıyrılabileceği ve ağlayabileceği güvenli bir zemin, çocuğun içini boşaltabilmesini ve rahatlamasını sağlayacaktır. Bu şekilde iç dünyası huzurlu olan abi, kardeşinin düzenini bozmaya veya ona zarar vermeye yeltenmeyecektir.

Ebeveyn çocuklarının davranışlarını doğru yorumlayamadığı sürece, problemi başka yerlerde görecek ve ona göre davranacaktır. Belirttiğim örnekte anne tartışan iki çocuğunun elinden oyuncağı alarak daha büyük problemlere yelken açar: Kardeşler arası geçimsizliğe! Neticede bu tartışmanın asıl sebebi zaten oyuncağı paylaşamamak değildi; ilgiydi. Annenin yanlış davranışıyla bu sefer kardeşler birbirlerine karşı negatif duygular beslemeye başlayacaklar ve durum daha çok sarpa saracaktır. Bu yüzden, çocuklarınıza kızmadan, yargılamadan, bağırmadan ve cezalandırmadan önce şu soruyu sorun kendinize: Benim çocuğum bu “yanlış” hareketi neden yapmış olabilir?

Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde ağlayıp rahatlayabilmeleri dileğimle.

Bana yazabilirsiniz: belkis.klc@hotmail.com

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.