İsrail işgali altındaki Filistin’in dramını yansıtan sembol çizgi karakter Hanzala‘nın karikatüristi Naci el-Ali’nin uğradığı suikast sonucu vefatının üzerinden 35 yıl geçti.
Arap dünyasının önemli çizerlerinden Ali, eserlerinde İsrail işgalini ve Arap rejimlerini eleştiren karikatürlere imza attı. Özellikle Filistin davasına vurgu yapan karikatürleriyle kısa zamanda dikkatleri üzerine çeken, çizimleriyle büyük beğeni toplayan Ali’nin imzasını taşıyan “Hanzala” karakteri, Filistin’in özgürlük mücadelesinin sembollerinden biri oldu.
Nekbe’de ailesiyle birlikte ülkesinden sürüldü
Filistin’deki Eş-Şecera köyünde 1936’da çiftçi bir ailede dünyaya gelen Ali, İsrail’in kurulduğu 1948 yılında Filistinlilerce “Nekbe” (Büyük Felaket) olarak adlandırılan süreçte evlerinden sürülen yaklaşık 1 milyon Filistinliden biri. Henüz 12 yaşlarında Filistin’den zorla çıkarılan Ali, ailesiyle Lübnan’ın güneyinde zorlu hayat şartları ve yokluğun hüküm sürdüğü Ayn el-Hulve mülteci kampında kaldı. Bu tecrübe, tıpkı binlerce Filistinlinin olduğu gibi onun yakasını da hiç bırakmadı. Süreç içinde siyasetle ilgilenmeye başlayan Ali, eleştirilerini eserlerinde ortaya koymaktan çekinmedi ve bu sebeple defalarca tutuklandı.
Karikatüre hapishane hücresinde başladı
Karikatür yolculuğuna hapishane hücresinde başlayan Ali, İsrail güçlerince tutuklandığı zaman hapishane duvarlarını çizimlerle doldururken, Lübnan ordusu kendisini tutukladığında da aynı duruşu sergiledi. Babasının 1963’te Kuveyt’teki “Et-Talia” dergisinden iş teklifi almasıyla bu ülkeye taşınan Ali, Filistin ve Orta Doğu’daki gelişmelerle ilgili giderek daha politik eserler çizmeye başladı. Lübnan, Kuveyt ve Londra arasında mesleki hayatını sürdüren Ali, bazen bir Arap lideri hicveder, bazen acı bir gerçeği trajikomik şekilde ele alır yahut evini ve ülkesini kaybetmesine sebep olan İsrail’in bir politikasını eleştirirdi.
Ali’nin 1969’da okurlarına tanıttığı karakter “Hanzala”, çizimlerde, olayların tanığı olan Filistinli bir çocuktur. Ayakları çıplak, elbisesi yamalı ve sırtı hep dönüktür. On yaşındadır, Filistin özgür olana ve vatanına dönene kadar ne büyür ne de yüzünü bize çevirir. –
“Babam, Hanzala’nın yalnızca Filistin’e geri döndüğü zaman büyüyeceğini söylerdi”
Naci el-Ali’nin oğlu Halid, daha önce verdiği bir röportajında, babası için Hanzala karakterinin önemine dair şunları söylemişti: “Hanzala hiç büyümeyen bir çocuk. Çocuk yaşta Filistin’den ayrıldı. Zaman onun için Filistin’den sınır dışı edildiğinde durdu. Babam Hanzala’nın yalnızca Filistin’e, evine geri döndüğü zaman büyüyeceğini söylerdi. Hanzala fakir bir çocuk. Pek iyi görünümlü değil, ayakları çıplak, kıyafetinde yamalar var, saçları dağınık. Yâni sahip olmayı hayal ettiğiniz çocuk değil. Hanzala bir yönüyle babamın vicdanını temsil ediyor. Hiç yalan söylemeyen, sonuçları ne olursa olsun düşündüğünü söyleyen, doğru tarafta olmaya çalışan bir çocuk. Yâni Hanzala babam Naci el-Ali için bir pusula gibiydi, onu her zaman Filistin’e yönlendiren bir pusula. Pusulalar normalde kuzeyi gösterir, Hanzala’nın pusulası ise daima Filistin’e dönüktür.”
– “Naci el-Ali, Arap tarafının politikalarına da eleştirel baktı”
Halid, çizimlerinin babasının görüşlerini aktardığını belirterek, şunları kaydetmişti: “Babam hayatını Filistin’e adamıştı. Amacına sâdıktı ve evine dönmeye hakkı olduğuna inanıyordu. Ancak Filistin’den ve Filistin halkının başına gelen adaletsizlikten daha fazlasını da önemsiyordu. Dünyadaki fakir insanlara sempati duyuyordu. Adaletsizliğe çok karşıydı. Zengin-yoksul ayrımıyla mücadele etti daima. ABD’nin, İsrail’in saldırganlığına karşı çıktı ama sadece onları eleştirmedi. Kendi tarafına da Filistin’in, Arap tarafının politikalarına da eleştirel baktı. Korkmuyordu bundan. Sadece karşısındakini değil, kendi tarafını da eleştirdi.”
– “Dâvasına sadıktı. Suikasta uğraması da bunun bir delili”
Naci el-Ali’nin her şeyden önce çok iyi bir karikatürist olduğunun altını çizen Halid, “Fikirlerini para veya başka bir şey için değiştirmedi. Dâvasına sadıktı. Suikasta uğraması da bunun bir kanıtı. Yaptığı işlerden hoşnut olmayanlar, onu susturamayacaklarını anladı ve bu, suikasta uğramasıyla sonuçlandı.” ifadelerini kullanmış ve babasının hayatı boyunca ölüm tehditleri aldığını, ölümüne sebep olan suikasta ilişkin bir soruşturma başlatıldığını ancak davanın hâlâ sonuçlanmadığını vurgulamıştı. Naci el-Ali’nin Filistin’e bakışına ilişkin ise Halid, şunları söylemişti: “Babamın davası Filistin’di. Babam, Filistin halkı için herhangi bir olumlu sonuç vermesi düşünülen sözde barış sürecine asla inanmadı. Bunun bizi hiçbir sonuca ulaştırmayacağını çok önceden söyledi. Bütün çizimlerinde çok netti. Ve bu aslında onun için çok büyük problemdi. Bir yandan da bu, insanların onu ve çalışmalarını sevmesinin sebebiydi. Çizimlerinden birinde Filistin için, ‘güç yoluyla elden giden şey ancak güç yoluyla geri alınabilir.’ demişti. Babam bu konuda çok netti.”
Suikastın failleri hala bulunamadı
Londra’da hayatını sürdüren Naci el-Ali, 22 Temmuz 1987’de çalıştığı gazetenin ofisine giderken suikasta uğradı. Ağır yaralanarak bitkisel hayata giren usta çizer, 29 Ağustos 1987’de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybederken, saldırının failleri ise hâlâ bulunamadı.
GENEL
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024SAĞLIK
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024