DOLAR 34,5286 0.19%
EURO 36,4249 0.17%
ALTIN 2.963,220,97
BITCOIN 33650164,58%
  • HESAP
Berrin Yağlıoğlu

Berrin Yağlıoğlu

18 Şubat 2022 Cuma

Ömrümüzü verdiklerimiz sonumuz olacak

0

BEĞENDİM

Saygı değer anne babalar, bu yazım sizler ve evlâtlarımız için. Bu yazımın temel amacı biz erişkinler tarafından Türk ve Müslüman neslinin nasıl bir tahribe uğradığını gözler önüne sermektir.

Artık öyle bir acınası hal aldı ki halimiz. Hem tahribatımıza devam eder iken, hem de şekil verdiğimiz neslin bize yabancılaşmasına ve göz göre göre canımızı yakmalarına enteresan bir şekilde anlam veremiyoruz.

Duygusuz ve bencil, hisleri alınmış bir nesil ile karşı karşıya hatta iç içeyiz. Şehitlerimiz için bizler yüreklerimizi dağlayan acımız ile göz yaşı döker iken, boş gözler ile bizleri seyreden ve neden ağladığımıza bir anlam veremeyen neslin ustalarıyız. Açlıktan kavrulan ülkeler, yanı başımızdaki savaşlar, ölen on binlerce insan ve acı çeken çocuklar onları hiç ilgilendirmiyor. Acı çekenleri ve acıya sebep olan şart ve unsurları çizgi film tadında seyrediyorlar. En üzücü olanı ise, yürekleri hiç acımıyor çevrelerinde olup biten cümle sarsıcı hadiselerin ne bilincini nede hissi ölçüde bir şuurunu taşıyorlar.

Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri bütün zamanları kendilerine işkence olarak görüyorlar. Kendileri için yapılan fedâkarlıkların, emek ve öz verinin ise hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve çok fena vefâsızlar. Herkesi kendilerine hizmet etmek için yaratılmış olarak görüyorlar. Vermeyi değil, bilakis emek vermeden almaya alıştırılmış bir nesil ile muhatabız.

İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirip getirmedikleri ile doğru orantılı olarak vuku buluyor. Hayatlarında bildikleri ve öğrendikleri tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri bütün zamanları ve uğraşları kendilerine işkence olarak görüyorlar. Kendileri için yapılan fedâkarlıkların ve verilen emeklerin hiç farkında değiller. Hayattaki yaşama gayelerinin tek sebebi eğlence olduğu içinde ellerindeki telefonu aldığınız zaman bütün dünyaları ânında yerle bir oluyor ruhsal dengeleri hızla bozuluyor.

Dedelerinin, kanları canları ile aldıkları vatanı dahi çok rahat gözden çıkarabilecek kadar mâneviyattan yoksunlar. Vatan onlar için son model bir telefon kadar dâhi bir anlam ifade etmemekte.

Milletimizin geleceği için endişeleniyorum…

Ellerinden bir bardak su dahi içemediğimiz, saygıya ve sahiplenmeye dair ciddî bir duruş sergilemeye muvaffak olamayan bu nesil, nasıl anne baba olacaklar? Kendi varlıklarına dahi hayrı olamayan ve sorumluluk almayı öcü gibi gören evlerini nasıl idare edecek, ülkeyi nasıl yönetecekler? Vatanı nasıl savunup, nasıl can verecekler?

Bütün bu müşkillerin ana kaynağı nedir izah edelim….

Altın kafeslerde, kuş tüyleri içerisinde bir elleri yağda bir elleri balda olan çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar misali hayatın hiçbir realitesinden haberdâr olmadan büyümekteler. Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında. Acıkmalarına fırsat dahi verilmiyor. Öyle ki yemek yemeyi dahi işkence gibi görüyorlar. Hiç susuz kalmamışlar, susarlar diye daimi olarak yanımızda taşıdığımız suyu daha onlar susamadan ağızlarına dayayıveriyoruz. Hiç üşümüyorlar, hiç titremiyorlar, hiç yorulmuyorlar, pencereden görünen okullarına özel okul servisleri ile taşınıyorlar. Ayakları yere değse birkaç metre yol yürüseler biz ebeveynler kaygı ve endişe kumkuması haline dönüşüvermekteyiz. Yokluk nedir bilmiyorlar, daha onlar istemeden, zaten takipte olduğumuz ihtiyaçlarını elimizde olsun olmasın bulup buluşturup önlerine koyuyoruz. Bu sebep ile varlığın kıymetini bilmiyorlar.

Bir yanığın veya bıçak kesiğinin de acısını bilmiyorlar. Aman elleri kesilir, aman bir yerleri yanar diye ne ellerine bıçak yahut makas veriyoruz ne de ocak başına geçiriyoruz.

Çocuklar yaşamı ve yaşadıklarını hissetmiyorlar. Ebeveynleri tarafından oluşturulan cam fanuslar içerisinde yaşıyor ve yaşatılıyorlar. Açlığı bilmedikleri için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için evsizleri umursamıyor, çünkü çaresizlik nedir zorda darda kalmak nedir hiç yaşamamışlar ve yaşamalarına da izin verilmediği için bilmiyorlar. Yokluk nedir bilmedikleri için isteklerinin kaça mal olacağı veya ekmeğe gelen zam onları ilgilendirmiyor.

Kıymetini bilmiyorlar barışın ve huzurun, hatta anne babanın ve cümle sahip olduklarının değerlerini…

Yetkili merci ve makamlar bu kangıren olmuş mevzuya yakından eğilmeliler. Ciddi çalıştaylar bizi biz yapan değerlerimizin müfredata dönüştürülmesi üzerindeki çalışmaları artırmalı ve hızlandırmalı. Ders materyalleri oluşturulmalı, okulların duygu eğitimi hususundaki rolleri artırılmalı.

Vatan uğruna can vermeye değer, anne baba saygıya ve sevgiye değer, sahip olduğumuz cümle nimetler şükre ve yaradana minnet ile kulluğa değer. Bütün bu değer arasında değersizleşerek hızla değer kaybediyor isek, bu demektir ki tehlike arzeden büyük bir kayıp hızla bize doğru yaklaşmakta. Gereken önlem ve çalışmalar yapılmaz ise, kendi ellerimiz ile uğruna ömür verdiklerimiz bizzat kendi sonumuz olacaklar… Vesselam

Selam ve dua ile kalınız…